DOĞAN BEY’DEN İLK DERS
Prof.Dr. Çağatay Güler
Ocak hekimliğine başladım. Doğan Bey Bölge Başkanımız. Bir köyde ikide bir salgın çıkıyor. Tuvaletlerini bir türlü yaptırmıyorlar. Üç ay süresince dökmediğim dil kalmadı. Neredeyse köyde kamp kurdum. Sonunda kabul ettiler. Tuvalet çukurlarını kazıp, kabinleri tekniğine uygun olarak yaptılar. Salgınlar da bitti. Bayağı da gururluyum başarımdan. Bölge Başkanlığında yapılan aylık toplantıda fırsatını düşürüp:
-Falanca köyün tuvalet sorunu çözüldü, dedim. Doğan Ağabey oralı bile olmadı. Toplantı sırasında bir kez daha yineledim: “Falan köyün tuvaletleri…” Yine ses yok. Ben aferin bekliyorum. O aldırmıyor bile. Belki de bana öyle geliyor. Toplantının sonunda yine araya girdim. Konu yine köydeki başarım! Bana döndü:
-“Bana baksana sen”, dedi.”Hiçbir ocak hekimi geldiğinin üçüncü ayında bir köyün tuvaletlerini yaptıramaz. Senden önce o ocakta başka ocak hekimleri çalıştı. Onlar da uğraştı. Sen dikilen ağacın meyvesini topladın. O tuvaleti yaptıranlar onlar. Sen şimdi falan, falan köylerin tuvaleti için çalışmaya başlayacaksın. Belki sen gitmeden tuvaletlerini yapmayacaklar. Ama senden sonraki ocak hekimi gelecek bir ayda tuvaletlerini tamamlatacak. O zaman diyeceğim ki: Bu köylerin tuvaletlerini Çağatay yaptırdı!”
Erken başarılarda geçmişte emek verenlerin katkısını unutmama, kolay başarıların rehavetine kapılmama konusunda ilk dersimi almıştım. Bize düşen fidanı dikip, eğitimle sulamaktı. Gün gelecek meyveleri devşirilirken bizim emeğimizin hakkını da verecekti.
-Yenikent Ocak hekimleri olarak falanca köyün tuvalet sorunun çözdük Ağabey! dedim.
-Aferin size, elinize sağlık, dedi gülerek…