On-line ISSN:2147-155X

VEREM ÖNLENEBİLİR!

6 Ocak 2014, Pazartesi, 8:42 | Bulaşıcı Hastalıklar Çalışma Grubu, Yönetim Kurulundan | 1.218 kez okundu | 0 yorum
ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK OLAN VEREM, HALEN HEM DÜNYADA HEM DE ÜLKEMİZDE ÖNEMLİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR Tüberküloz, insanlık tarihi kadar eski ve önlenebilir bir bulaşıcı hastalıktır. Dünya Sağlık Asamblesi 1991 yılında tüberküloz hastalığının tüm dünyayı ilgilendiren önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtmiştir. Dünya Sağlık Örgütü de 1993 yılında tüberküloz için küresel acil durum ilan […]

ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK OLAN VEREM,

HALEN HEM DÜNYADA HEM DE ÜLKEMİZDE ÖNEMLİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR

Tüberküloz, insanlık tarihi kadar eski ve önlenebilir bir bulaşıcı hastalıktır. Dünya Sağlık Asamblesi 1991 yılında tüberküloz hastalığının tüm dünyayı ilgilendiren önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtmiştir. Dünya Sağlık Örgütü de 1993 yılında tüberküloz için küresel acil durum ilan etmiştir. Küresel boyutta yapılan mücadeleler sonucunda yıllar içerisinde yeni vaka sayısında ve tüberküloz nedenli ölümlerde önemli düzeyde bir azalma olmuştur. Ancak bu hastalık günümüzde de halen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.

Bugün dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri hasta olmadığı halde tüberküloz basili taşımaktadır. Geçen yıl %95’i az gelişmiş ülkelerden olmak üzere 8.6 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmış ve 1.3 milyon kişi de tüberküloz nedeniyle ölmüştür. Tespit edilemeyen vaka ve “çok ilaca dirençli tüberküloz” oranının fazla olması veremin kontrol altına alınmasının önündeki en büyük büyük engellerden biridir. Tüberkülozun önlenebilir bir hastalık olduğu düşünülürse bu ölümlerin sayısı kabul edilemeyecek kadar fazladır.

Ülkemize bakıldığında, son 20 yılda yeni vaka sayısında ve tüberküloza bağlı ölümlerde azalma olmuştur. Bugün için 15 ile 20 milyon arasında bir nüfusun verem mikrobunu taşıdığı tahmin edilmektedir. Her yıl yüz bin kişiden 22’si verem hastalığına yakalanmakta,  bu da  her yıl yaklaşık 15 000 yeni hasta anlamına gelmektedir. Ortaya çıkan yeni hastaların %13’üne ulaşılamamaktadır ve bu oran yıllardır azaltılamamıştır.

Verem Savaşı Dispanseri sayısı 2010 yılı sonu itibariyle 198’dir. Verem Savaşı Dispanserlerinde 2010 yılı sonu itibariyle 17 uzman doktor, 301 pratisyen doktor ve 1257 diğer sağlık çalışanı görev yapmaktadır. Verem Savaşı Dispanserlerinde 2010 yılında 2 378 998 poliklinik muayenesi yapılmıştır. Ülke genelinde 417 laboratuvarda tüberküloz tanı hizmetleri verilmektedir.

Hastalık yoksul kesimleri daha çok etkilemektedir. Bu da göstermektedir ki yoksulluk önlenmeden tüberkülozla mücadelede başa çıkmak çok zordur.

Hastaların çoğunluğu genç ve erişkin yaş grubundadır. Hastalık erkeklerde kadınlardan 2.5 kat daha fazla  görülmektedir.

Tanıda balgam yayması ve kültür analizi önemli olmasına karşın bütün vakalar için uygulanamamaktadır.   Doğrudan gözetimli tedavi oranı birçok ilde %95 ve üzerinde olmasına karşın bazı illerde halen %70-80 civarındadır. Oysa hedef saptanan her hastanın mutlaka sonuna kadar tedavisinin sağlanması olmalıdır. Tedavinin eksik kalması hem hastanın kendisi hem de toplum için büyük bir tehlike doğurmaktadır. Eksik tedavilerde hastalık etkeni direnç kazanmakta. Bu durumda hastalığın tedavi başarısı düşerken, tedavi maliyeti de en az 100 kat artmaktadır.

Primer çok ilaç dirençli tüberküloz oranı yıllardır %5 civarındadır. Hastaların %10’unun tedavisi başarı ile tamamlanamamaktadır. Tedavi sonucunda kür oranı önemlidir ve bu oran %60’da kalmaktadır. Verem nedeniyle her yıl olguların %3’ü ölmektedir.

Sonuç olarak hem küresel hem de ulusal düzeyde tüberküloz hastalığının kontrolünde istenilen aşamaya gelinemediği görülmektedir. Sorunun çözümünde Küreselleşmenin derinleştirdiği sosyoekonomik eşitsizlikler ve yoksulluğun giderilmesi çok önem taşımaktadır. Yeni doğan bebeklerin BCG aşılarının yaptırılması, dengeli ve yeterli beslenme ve sağlıklı yaşam tarzının desteklenmesi önerilmektedir.

Veremle mücadele küçümsenmemeli, yeterli alt yapı  sağlanmalı, sağlık hizmetlerinde dönüşümden verem savaş dispanserlerinin olumsuz etkilenmesi önlenmeli ve gerekse politik kararlılık gösterilmelidir. Verem ile mücadelede toplumun tüm kesimlerinin desteği çok önemlidir.  Hekimler, sağlık çalışanları, siyasal erk, yöneticiler ve toplum bir bütün olarak sorunun farkına varmalı ve kararlılık ile mücadele etmelidir.

Tüberküloz mücadelesinde vatandaşlarımıza da önemli görevler düşmektedir. Verem hastalığının kontrolünde vatandaşlarımızın yapması gerekenler:

  1. Öksürük, balgam, halsizlik, iştahsızlık, zayıflama, gece terlemesi, orta derecede ateş verem hastalığının bazı bulgularıdır. Verem hastalığı belirtileri olan kişilerin aile hekimlerine veya verem savaş birimlerine gitmeleri gerekmektedir.
  2. Unutmayınız ki verem hastalığının tedavisi en 6 ay gibi uzunca bir süre almaktadır. Verem hastalığı tanısı konulmuş kişilerin tedavilerini aksatmadan sürdürmeleri ve tamamlamaları çok önemlidir. Tedavisi tamamlanmadan yarım kalan kişilerin çok daha tehlikeli olan dirençli mikropların üremesine neden olacağını aklınızdan çıkarmayın.
  3. Verem hastalığı konulmuş kişilerin evlerinde yaşayan çocuklar yüksek risk altındadır. Bu çocukların da koruyucu ilaçlar kullanması gerekebilir. Koruyucu ilaçlar için aile hekiminize gidiniz.
  4. Her yeni doğan bebeğin verem aşısı (BCG) olması gerekir. Lütfen yeni doğan bebeklerinizi aşılatınız.
  5. Özellikle yoksul, kalabalık evlerde yaşayan, madenlerde, taş ocaklarında çalışanlar verem için önemli riskler taşımaktadır. Bu kişilerin verem hastalığı taraması için hekimlere müracaat etmesi gerekmektedir. Lütfen düzenli aralıklarla aile hekiminize gidiniz.
  6. Sigara içilmesi hem içen kişiyi hem de aynı evde yaşayan aile fertlerini verem hastalığı konusunda risk altına sokar. Sigara içmeyiniz.
  7. İyi beslenememe, sigara, aşırı alkol kullanımı, şeker hastalığı gibi durumlar verem riskini artırabilir.
  8. Verem hastalığı mikrobu loş, nemli ve yeterince temizlenmemiş ortamları sever. Bu nedenle:
  • Odalarınızı sıkça havalandırıp, güneş ışığından faydalanın. Güneş girmeyen eve hastalık girer sözü verem için geçerlidir.
  • Kahvehane gibi kalabalık olunan ortamlardan mümkün olduğunca uzak durun. Kahvehanelerde sigara içmeyin. Kahvehanelerin temiz, sıkça havalandırılmış olmasına özen gösteriniz.
  • İnsanların topluca bulunduğu ortamların temizliğinin sağlanması, havalandırılması, güneş ışığının içeri girmesi gerekmektedir.

 

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ – HASUDER

VEREM SAVAŞI HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI

(05 – 11 Ocak 2014)

Anahtar Kelimeler:

YORUM YAZ


Lütfen doldurunuz *

Henüz yorum yapılmamış.