Kayıhan Pala
Necati Hocayı ilk kez 1990’lı yılların ilk yarısında Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu toplantılarında tanıdım. Halk sağlığının nasıl bir bilimsel alan olduğuna ilişkin özellikle epidemiyoloji üzerinden yaptığı yorumların beni etkilediğini söylemeliyim.
Kendisini birçok halk sağlığı akademisyeninden ayıran önemli bir yanı yalnızca durumu saptamakla kalmayıp, yapılması gerekenleri kendisini de içine katarak yöntemsel bir izdüşümle ortaya koymasıdır. Hoca sonu “… yapmalıyız” diye biten tümceler kurduğunda, kendisini dinleyenleri her hangi bir samimiyet sorgulamasına düşürmeyen tutarlı bir mesleki yaşantıyı da sergilemiştir.
Örneğin, Marmara depreminin hemen sonrasında sıcak Ağustos günlerinden birinde Gölcük’te sırt çantası ile karşıma çıktığında hiç şaşırmadım. Antalya nere, Gölcük nere diye hiç düşünmedim. Çünkü bir halk sağlıkçı olarak, depremin halk sağlığı bakış açısıyla kitabını yazmış biri olarak, olması gereken yerdeydi. Bize öğrettiği ilk ilkeyi, olağandışı durumlarda yardıma gelenlerin yük olmaması gerektiğini, Gölcük’te gösterdi bize. Ne yiyecek istedi, ne kalacak yer. “Ben ne yapabilirim?” diye bizlere sorduğunda, içine düştüğümüz mahcubiyeti halen anımsarım.
Bazı kurumların bir birine çok yakın kurduğu çadırları söktürüp, daha uzak aralıklarla kurdurmayı başarırken yanı başımızdaydı. Sanki bulaşıcı bir hastalık salgını varmış gibi tutum takınanlara karşı yürüttüğümüz savaşımda bizimleydi. Deprem ile ilgili kitabı halen kütüphanemde en ön sırada durur.
Birlikte bir olgu-kontrol çalışmasını yürüttük. Olağandışı bir durumda, sahada bilimsel bir çalışmanın nasıl yapılabileceğini anlamamı sağlayan çok özel bir deneyimdi.
Rahmetli Rahmi Hoca, “Eğer iyi bir halk sağlıkçı olmak istiyorsan, Necati ile bağını koparma” dediğinde, ne demek istediğini bugün daha iyi anlıyorum. Hoca ile yıllar içerisinde birçok toplantıda bir araya geldik. Halk sağlığı ile ilgili olgulara yaklaşırken takındığı bilimsel tutum hiç değişmedi. Ülkemizdeki eşitlikçi halk sağlığı yaklaşımının en güçlü temsilcilerinden biri olduğunu düşündüğüm Necati Hoca’yı tanımış olmaktan onur duyuyorum.