On-line ISSN:2147-155X

Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfının düzenlediği “Sağlıkta Sektörler Arası İşbirliği Sempozyumu” 7 Kasım 2014 günü Ankara’da yapıldı

11 Aralık 2014, Perşembe, 2:42 | Kongrelerden-Toplantılardan | 1.389 kez okundu | 0 yorum
“Sağlıkta Sektörler Arası İşbirliği Sempozyumu”. Kurulduğu 1983 yılından buyana ülkemizde sağlık ve sosyal hizmetler alanında hizmet veren kurumların gelişmesi için kaynak sağlayan ve kamu yararına olarak kabul edilmiş Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (SSYV) sağlıkta sektörler arası işbirliği ve koordinasyonun ülkemizde güçlendirilmesi için bir tür katalizör ya da aktivist olarak çaba göstermektedir. Sağlıkta sektörler arası […]

“Sağlıkta Sektörler Arası İşbirliği Sempozyumu”.

Kurulduğu 1983 yılından buyana ülkemizde sağlık ve sosyal hizmetler alanında hizmet veren kurumların gelişmesi için kaynak sağlayan ve kamu yararına olarak kabul edilmiş Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (SSYV) sağlıkta sektörler arası işbirliği ve koordinasyonun ülkemizde güçlendirilmesi için bir tür katalizör ya da aktivist olarak çaba göstermektedir. Sağlıkta sektörler arası işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi için Vakıf tarafından iki yılda bir düzenlenecek olansempozyumların bu yılkinde “basın” sektörü ele alınmıştır. Ana teması “Toplumda sağlık okuryazarlığı düzeyinin yükseltilmesinde medyanın rolü” olarak belirlenen sempozyumda basının sağlık alanındaki görevleri, bu görevi yaparken karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların nasıl giderilebileceği, medyanın sağlık hizmetlerindeki sorumluluğunu nasıl daha iyi biçimde yerine getirebileceği tartışılmıştır.

Ödül töreni, panel ve çalıştaydan oluşan sempozyumda SSYV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sayın Zafer Öztek açılış konuşmasında sağlık alanında yapılan her çalışmanın hayati önem taşıdığını belirten ve sağlık alanında medyanın üstlendiği rolün çok önemli olduğuna dikkat çekti. Bu kapsamda iki yılda bir yapılacak sempozyumda bu yıl sağlık ve medya ilişkisini ele almak istediklerini söyleyen Öztek, sağlık ve medya ilişkisinin tüm paydaşlarla ele alınacağı sempozyumun sonunda bir bildiri açıklanacağını ve buna göre bir yol haritasının belirleneceğini bildirdi.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sayın Seçil Özkan açılış konuşmasında “Çok Sektörlü Sağlık Sorumluluğu Projesi” hazırlandığını, birçok çalışma grubunun bu çalışmada yer aldığını ve koruyucu sağlık hizmetleri ile ilgili 46 başlıkta ayrı ayrı gruplar oluşturulduğunu belirtti. Sağlık alanında basına güvendiğini ve medyanın sorumluluğunun çok yüksek olduğunu dile getiren Özkan, toplumun medyada sağlıkla ilgili çıkan haberlere dikkati çekerek, bu nedenle halka doğru bilginin ulaşması için sağlık okuryazarlığına ağırlık verilmesi, basınla birlikte yürünmesi gerektiğini ifade etti.

 Ödül Töreni

Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, bu yıldan başlayarak iki yılda bir ulusal ödüller vermeye karar vermiştir.Dört farklı alanda verilen ödüller, seçkin bir jüri tarafından, farklı sektörlerden pek çok kamu kurumu, özel kuruluş ve sivil toplum kuruluşu ile Vakıf üyelerinin önerdiği adaylar arasından titiz bir çalışma ile seçilmiştir.

Sağlıkta Üstün Yönetici Ödülü planladığı, finanse ettiği, uyguladığı, yönettiği ya da gerçekleşmesine önemli katkılar sağladığı eylemleri ile halkın sağlık düzeyinin yükselmesine ya da sağlık hizmetlerinin gelişmesine önemli katkı veren kamu ya da özel sektörde görev yapan yöneticilere verilmektedir. Bu yıl yapılan değerlendirme sonucu Sağlıkta Üstün Yönetici Ödülüne Prof. Dr. Sayın Tomris Türmen layık görülmüştür.

Üstün Sağlıkçı Ödülü bir buluş yaparak, bir projeyi planlayıp uygulayarak ya da özgün bir araştırma yaparak tıp, sağlık hizmetleri ya da sosyal hizmetler alanlarında iz bırakan katkılar yapan kişilere verilmektedir. Yapılan değerlendirme sonucunda bu yıl Üstün Sağlıkçı Ödülüne Prof. Dr. Sayın İmran Özalp layık görülmüştür.

Sağlıkta Örnek İnsan Ödülü yaptığı öncü çalışmalarla diğer meslektaşlarına ve genel anlamda topluma örnek davranışlar sergileyen, toplumun sağlık düzeyinin geliştirilmesinde rehber olmuş kişi ya da kuruluşlara verilmektedir. Yapılan değerlendirme sonucunda Sağlıkta Örnek İnsan Ödülüne bu yıl Prof. Dr. Sayın Şahika Yüksel ve Sayın Ayşegül Dönmez layık görülmüştür.

Basında Sağlık Ödülü’nün amacı, Türkiye’de halkın sağlık eğitimine katkı yapan, sağlık hizmetlerinin sunulması ile ilgili yorum ve değerlendirmeleri ile ilgilileri uyaran ve yönlendiren,basın çalışanlarına örnek olacak nitelikte çalışmalar yapan ve böylece sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkı yapan, yazılı ya da sözlü basın mensubu gerçek ya da tüzel kişileri ödüllendirerek sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkıda bulunmaktır.Yapılan değerlendirme sonucu Basında Sağlık Ödülüne bu yıl Sayın Mesude Erşan ve Kanal B Televizyonu layık görülmüştür.

 Panel:

Prof. Dr. İskender Sayek’in başkanlığını yaptığı panelde Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar “Sağlık Medya İlişkilerinde Üniversitenin Rolü”,Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nükhet Örnek Büken “Medya ve Etik”, Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği BaşkanıZiyneti Kocabıyık “Medyada Sağlık Haberciliği” ve Sağlık İletişimi Derneği Başkanı Dr. İbrahim Ersoy “Hekim Hasta İlişkisinde Medyada Sağlık Haberleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirmelerdir.

Karasar konuşmasında, Yüksel’in “Türkiye’de Sağlık Konulu Yayıncılık İlkelerinin Belirlenmesi” başlıklı yaptığı araştırmaya ilişkin verileri ele aldı ve toplumun basın yayın organlarında yer alan sağlık haberlerine güvendiğini, ancak sağlık çalışanlarının medyada çıkan haberlere güvenmediğini, sağlık haberlerindeki kalitenin artırılabilmesi için gazetecilere düşen rolün önemli olduğunu bildirdi.

Büken, etik kavramı üzerinde durarak, bunun tıp alanında olduğu gibi medya alanında da çok önemli olduğunu söyledi. Gazetecinin, özel yaşamın, kişisel verilerin gizliliğine dikkat etmesi gerektiğini belirten Büken, haberlerin “mucize” şeklinde verilmemesi gerektiğini vurguladı. Büken, profesyonel gazetecinin çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet ve istismar haberleri verirken duyarlı olması, yol ya da hedef gösterici olmaması, kişisel haklara uygun bir haber içeriği kullanması gerektiğini kaydetti. Büken, medyada etik değerlerin sadece kişisel çaba ile mümkün olmadığını ifade ederek, bunun için sistemin ve yönetimlerin de sorgulanması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.

Ersoy, konuşmasında, yayımlanan haberlerin doğrudan bu ilişkiye olumlu ya da olumsuz etki ettiğini vurguladı. Medyada sıkça yer bulan sağlıkta şiddet olaylarının işleniş biçimini de eleştiren Ersoy, “Sağlıkta şiddet, hekim hasta ilişkisini bitirme noktasına getirmiştir. Basın yayın organları, şiddet haberlerini verirken, hekimleri ve diğer sağlık çalışanlarını hedef göstermemelidir. Bu nedenle haber dili doğru seçilmeli ve kurgu hasta-hekim ilişkisine olumsuz etki yapmayacak şekilde planlanmalı” dedi.

Kocabıyık da medya kavramının genişlemesi, sosyal medyanın sağlık alanında da etkili olmaya başlamasıyla birlikte, uzman sağlık habercisine düşen sorumluluğun daha da arttığını bildirdi.

 Çalıştay:

Sempozyumun ikinci bölümünde 15 Üniversitenin Halk Sağlığı, İletişim, Etik, Sosyoloji, Sağlık Bilimleri bölümlerinden akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve sağlık ve medya sektörünün çeşitli alanlarında çalışanların katılımı ile bir çalıştay düzenlenmiştir. Üç grup halinde tartışmaların yapıldığı çalıştay sonucunda, toplumda sağlık okuryazarlığı düzeyinin yükseltilmesinde medyanın daha etkili ve yararlı olabilmesi için aşağıdaki önerilerde bulunulmasına karar verilmiştir.

  • Toplum sağlığının geliştirilmesinde bütün sektörlerin doğrudan ya da dolaylı rolleri ve sorumlulukları olduğu ve sağlık okuryazarlığının da sağlığı geliştirmenin vazgeçilemez bir ögesi olduğu gerçeğinden hareketle, bu konudaki çalışmalar medya dâhil bütün sektörlerin işbirliği içinde ele alınmalıdır.
  • Medyanın etki gücü yadsınamaz olmakla birlikte, sağlık okuryazarlığının geliştirilmesinde medyaya gereğinden fazla sorumluluk yüklenmemeli ve bu konuda tek başına bir itici güç olamayacağının farkında olunmalıdır.
  • Sağlık okuryazarlığı ile ilgili eğitim, okul öncesi dönemden başlayarak her öğretim kademesinde yer almalıdır.
  • Halkın sağlık okuryazarlığı konusunda talepte bulunmasını sağlayıcı politika ve stratejiler geliştirilmelidir.
  • Eğitim durumu, cinsiyet, sosyoekonomik durum, yaşanılan yer gibi etmenler dikkate alınarak değişik gereksinimleri olan kişi ve gruplara ulaşmak üzere o gruplara uygun farklı yaklaşımlar geliştirilmelidir.
  • Sosyal, ekonomik, politik, teknolojik ve kültürel bağlamda disiplinler arası işbirliği sağlanmalıdır.
  • Sağlık okuryazarlığı konusunda ortak bir yaklaşım oluşturmak, politikalar geliştirmek, çalışmaları izlemek, değerlendirmek ve denetlemek üzere bütün paydaşların (sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, medya kuruluşları, meslek örgütleri, TÜBİTAK, RTÜK gibi) aktif olarak katılacağı bir platform oluşturulmalıdır.
  • Sağlık Bakanlığı, sağlık okuryazarlığını geliştirmek, izlemek ve paydaşlar arasındaki işbirliğini sağlamak üzere koordinatör görevi görmelidir.
  • Medya kuruluşları, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi ile Halkın Yararı İçin Sağlık Haberciliği Bildirgesi ‘nde yer aldığı gibi sorumluluk ve etik ilkeler çerçevesinde kişi ve hasta haklarını gözeten, politize edilmemiş, yalın, abartısız, kanıta dayalı, sansasyondan kaçınan, insanlara umutsuzluk ya da sahte umut vermeyen, , toplumu bilim dışı uygulamalara özendirmeyen haber ve bilgi aktarımı yapmalıdır.
  • Yeni medya teknolojilerinin sağlık okuryazarlığının arttırılmasında aktif kullanımına dair stratejiler geliştirilmelidir
  • Medyanın sağlık okuryazarlığına dair hizmet kapasitesi ve kalitesi geliştirilmesi için Akademi medya ilişkisi arttırılmalı, bu amaçla lisans ve yüksek lisans eğitimleri yanı sıra bu kurumların işbirliği içinde çalışmalarını geliştirici mekanizmalar kurulmalıdır.
  • Akademi ile işbirliği içerisinde sağlık habercisi olarak görev yapanların kısa süreli hizmet içi eğitimleri ile nitelikleri arttırılmalı, habercilikte uzmanlaşma ve branşlaşmaya gidilmeli, sağlık haberciliği de bir uzmanlaşma dalı olarak ele alınmalıdır.
  • Sağlık hizmeti sunucularının mezuniyet öncesi eğitim programlarına sağlık okuryazarlığı eklenerek, sağlık eğitimcisi olarak öğrenimlerine katkı sağlayacak uygulamalar yapılmalıdır.
  • “Her sektörde sağlık politikası” yaklaşımı çerçevesinde, medya sektörü dâhil, sağlık hizmetlerinde rolü olan bütün sektörlerin sağlık konusundaki girişim ve uygulamalarını periyodik olarak değerlendirip (yıllık sağlık karnesi) kamuya açıklayan bir mekanizma oluşturulmalıdır.
  • Sonuç

Medya, kullandığı farklı araçlar ve yöntemlerle toplumdaki her kesimi kapsayabilme kabiliyetine ve olanaklarına sahiptir. Öte yandan, medya ortamı, bilgilerin kamu yararı açısından kontrol edilmesini ve gözetiminigerektiren bazı olumsuzluk ve tehditleri de barındırmaktadır. Bu sempozyum, gerek söz konusu etmenlerin kontrolü ile ilgili alınması gereken önlemleri tartışmak, gerekse böylesine önemli bir konuda sağlık ve medya sektörü temsilcilerini bir araya getirip toplumun sağlık okuryazarlığının arttırılması için sektörler arası diyalogun ve işbirliğinin geliştirilmesi açısından önemli bir adım olmuştur.

 


Galerideki Resimler

YORUM YAZ


Lütfen doldurunuz *

Henüz yorum yapılmamış.