On-line ISSN:2147-155X

ÇEVRE KİRLİLİĞİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BİR DİĞER BOYUTUDUR

7 Ocak 2013, Pazartesi, 3:55 | Çevrenin Penceresinden | 3.019 kez okundu | 0 yorum
ÇEVRE KİRLİLİĞİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BİR DİĞER BOYUTUDUR Prof. Dr. Çağatay Güler Çoğu kaynak günümüzde kadın, çevre ve kalkınma ortak noktasından hareket ederek kadının doğal kaynak kullanımındaki rolünün önemine vurgu yapar. İlgili birçok araştırma ve politik yaklaşım bu durumu açıkça yansıtır. Kadının doğal kaynak yönetimindeki rolünün çok boyutluluğu bunu zorunlu hala getirir. Gelişmekte olan ülkelerin […]

ÇEVRE KİRLİLİĞİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BİR DİĞER BOYUTUDUR

Prof. Dr. Çağatay Güler

Çoğu kaynak günümüzde kadın, çevre ve kalkınma ortak noktasından hareket ederek kadının doğal kaynak kullanımındaki rolünün önemine vurgu yapar. İlgili birçok araştırma ve politik yaklaşım bu durumu açıkça yansıtır. Kadının doğal kaynak yönetimindeki rolünün çok boyutluluğu bunu zorunlu hala getirir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda yiyecek, yakıt ve besin sağlama işlerinde kadınların çalışıyor olması nedeniyle toprak, ısı ve orman kaynaklarının birincil kullanıcıları sayılmaktadır. Kadın aile üyelerinin tüketim alışkanlıklarında, atık yüklerinde, enerji tüketimlerinde de belirleyicidir. Kadının çevre bilinci diğer aile bireylerinin sağlığı ile yakından ilişkilidir.

Bazı kaynaklar sürdürülebilir kalkınma süreçlerinde kadının önemini vurgulamayı seçer. Danimarkalı bir ekonomist olan Ester Boserup’un 1970’li yıllarda yayımlanan “Ekonomik kalkınmada kadının rolü” kitabı bu açıdan kadın çevre ilişkisini gündeme taşıyan öncü ve temel kaynaklardan biri sayılmaktadır. Çevre ve toplumsal cinsiyet ilişkilerinin uluslararası ekonomik kuruluşlar ve politikacılarca ağırlıklı olarak tartışılmaya başlamasında da onun değerlendirmeleri etkili olmuştur.

Eko feminizm, doğaları gereği kadınların doğaya erkeklerden çok daha yakın olduğu görüşündedir. Bu nedenle çevreye annece ve özenli yaklaştığını ileri sürerler. Kimileri bu yakınlığı biyolojik yapılarına bağlarken kimileri de kültürel ve tarihsel etmenlere ağırlık verirler. Daha çok babaerkil baskı ve sosyal yapılanmanın kadın ve çevre ilişkisi üzerindeki etkilerine yoğunlaşırlar. Çevresel ya da ekolojik feminizm ise daha çok var olan, özgül çevresel etkileşimler üzerinde yoğunlaştığından eko feminizmden ayrılır. Kadınların doğuştan var olan çevre duyarlılığından çok işgücü ve çevresel rollerdeki toplumsal cinsiyet ayrımcılığını öne çıkarırlar. Eko feminizm ve çevresel feminizm “feminist politik ekolojiyi” oluşturmuştur. Politik ölçekte çevresel gelişmede kadının rolü ve yerini araştırır.

Bir başka yaklaşımda yeni kuşaklarda çevre bilincinin verilmesinde kadının önemine ağırlık verilir. Kadının bakış açısı ve değerleri doğayı korumaya ve iyileştirmeye öncelik vermesi, doğa ve çevrenin geleceğine özen göstermesi nedeniyle az ya da çok erkeğinkinden farklıdır. Bu katkı kimi gelişmekte olan ülkelerde farkına bile varılmayan önemli bir etkidir. Çevreye duyarlı yeni kuşakların yetişmesinde kadının etkisi yadsınamaz boyutlardadır. Rachel Carson’un “Sessiz Bahar”ı yayınlanmasının modern çevre yaklaşımını başlatması ve yarattığı etkiler bunun güzel bir örneğidir. Kendisi de meme kanserinden yaşamını yitiren Rachel Carson’un sağlam dayanaklarla gündeme taşıdığı konular ve daha sonra çektikleri, göğüslediği haksızlıklar da bu boyutta ele alınmalıdır.

Rachel Carson’dan beri çevreyi kirleten kimyasalların insan sağlığı üzerindeki etkisi binlerce bilimsel araştırma sonucu kanıtlanmıştır. DDT, DDE gibi canlıkıranlarla meme kanseri arasında güçlü bir ilişkinin bulunduğu gösterilmiş, canlıkıran etkilenimi nedeniyle kadınlarda düşük riskinin arttığı belirlenmiştir. Kadınları bazı işlerden uzak tutmak sorunu çözmez. Kadınlar günümüzde iş dışında da kimyasallarla en çok karşılaşan grubu oluşturmaktadır. Kadının çevresel etkilenimi öylesine kapsamlıdır ki “kadın ve katı atıklar, kadın ve sıvı atıklar vb başlıklar bile söz konusu olabilir. Kadının ithal edilen çiçeklerdeki canlıkıranlar yani canlıları öldüren kimyasallar ve kokmaları için püskürtülen organik kimyasallardan etkilenimi maden işçisinin etkileniminden daha az riskli değildir. Konut içi kirlilik etkilenimi kadınlarda daha yüksektir. Evler nerede ise bir kimyasal havuzuna dönüşmüştür. Kadınını fizyolojik özellikleri bütün bu etkilenimlerden daha kolay örselenmesine yol açar. Ailenin ekonomik durumu bozuldukça su, yakıt ve yiyecek niteliklerinin düşmesi nedeniyle kadının etkilenirliği daha da artar.

Çevredeki kirleticiler kadında kanser, akciğer hastalığı ve üreme sistemi sorunları gibi ciddi sonuçlara yol açar. Önceden var olan hastalıkların kötüleşmesin neden olur. Kurşun, cıva, kadmiyum, arsenik gibi ağır metaller, canlıkıranlar, salgıbozarlar, çözücüler ve evde kullanılan kimyasallar düşük, zamanından önce doğum ve diğer gebelik sorunlarını artırırlar. Bunlar içinde etkilenime bağlı olumsuzluklar açısından en tehlikelisi salgıbozarlardır. Bunlar erkek ve dişi eşey hormonlarına benzediği için onun yerine geçen ya da onların etki düzengelerini bozan maddelerdir. Kısırlık, üreme sistemi kanserleri, meme kanseri dâhil birçok tehlikeli sonuca yol açabildikleri gösterilmiştir. Annede yaptığı etkilerin yanı sıra anne karnında gelişen bebeği de olumsuz etkilerler. Kız çocuklar hayat boyu olgunlaşacak yumurta taslakları ile doğar. Bu taslaklar etkilenmişse o kızın çocukları da etkilenmiş olacaktır. Kısacası anneannenin etkilenimi torunları da yani gelecek kuşakları da etkiler.

İklim değişikliği erkek ve kadınları birlikte etkileyen bir süreçse de kadınlar üzerindeki etkisi orantısızdır. İklim değişikliği kadınları daha çok etkiler. Kadınların fiziksel, ekonomik, sosyal ve doğal kaynaklara erişim kısıtlılıkları iklim değişikliğine bağlı uyum kapasitelerini de azaltır.

İklim değişikliğinin doğrudan ya da dolaylı etkileri kadınların beklenen yaşam süreleri dâhil birçok değişkeni olumsuz etkileyecektir. İklimle ilgili hastalık salgınlarında kadınların oranı daha yüksektir.

Bütün bu nedenlerle çevresel bozulma ve çevre kirliliği kadına yönelik şiddetin bir diğer boyutu sayılmalıdır.

Anahtar Kelimeler:

YORUM YAZ


Lütfen doldurunuz *

Henüz yorum yapılmamış.